Ben Tanrı'nın En Fevri Davranışıyım
21 Ekim 2012
Dramatik Komedi
Aslında başka bir şey bul. Seni oyalacak bir şey. Seviştiğin kadınların listesini yap mesela, onların gülümseyişlerini hatırla. İçlerinden hangisinin seni daha çok sevdiğini tartış. Beni atla. Benim sana tapıyor olduğumu atla. Kişisel şeyler çünkü bunlar. Çünkü ben seni kişisel seviyorum. Annen gibi değil işte, bilirsin sen sen olmasaydın da sevecekti annen seni. Öyle bir şey değil bendeki. Sen olduğun için seviyorum seni, tercih hakkımı kullanarak seviyorum. Yani iddia eder gibi, var sayar gibi. Din gibi, ortaya atıyorum seni. Sonra inanıyorum. Sonra herkesi inandırıyorum varlığına. Şüphesiz ki diye başlıyorum senden konu açıldığında. Sana olan sevgim söz konusu olduğunda şüphe bırakmıyorum kimsenin aklında.
Yine de sen beni boş bırak. Yanlış soru olduğumu düşün mesela. Emin olmadığın bir cevap olduğumu düşün...
Bir daha dönüp bakma bana, büyük bir zaman kaybıymışım gibi kur beni aklında.
Bana kendini hatırlatma...
Beni unutma ama seni seviyor olduğumu unut. Senin gözlerini unutamadığımı unut. Her gelişinde, kapılarımı açık buluşlarını unut.
Bir söz beklediğimi senden, bir ses beklediğimi... Unut her gece seni gördüğümü rüyalarımda. Ben ki senin adını görünce bir esnaf tabelasında, bir sokak duvarında, bir bar girişinde oturur sabahlardım orada, öyle bir sevmek ki adına dahi saygı duyardı. Adın klisede şarap kadar kutsaldı. Yine de unut...
Bana kendini hatırlatma...
Ben iyiyim.
Bazı ülkelerde sonbahar şimdi, ondan biraz hüzünlüyüm tabi.. Bazı ülkelerde kar yağıyor şimdi, ondan üşüyorum biraz. Bazı ülkelerde saat gece yarısını çok geçti diye kısık sesle konuşuyorum gündüz vakitleri..
Tesadüflere inanmıyorum hala. Ve hala sevmiyorum, sevmediğin şeyleri..
Hala sana dokunan her kadının cehenneme gitmesi gereketiği görüşündeyim. Ben sana dokunamadığım her an zaten cehennem gibi bir yerdeyim.
Günah işlemek kadar basit değil tabi hala uyuyabilmek..
Ağlayamamak da zor üstelik..
Ölüm gibi oluyor bazen. Ölmüşüm gibi. Ben her şeyden vazgeçiyorum. Zengin olabilme ihtimalimden vaz geçiyorum. Erteliyorum bugünleri, hiçbir şey yapmıyorum. Kendime, kendimi kanıtlıyorum. Hiçbir şey yapmıyorum. Bir ölü kadar hiçbir şey yapmıyorum.
Bu yüzden bana kendini hatırlatma...
Hayata döndürüyorsun beni. İş ilanlarına bakıyorum mesela. Erkenden uyanıp sokağa çıkıyorum. Durmadan kontrol ediyorum saatleri, takvim tutuyorum, gazete alıyorum, karıştırmıyorum günleri. Bir kez daha ölmesi güç oluyor. Bir kez daha vaz geçmesi zor oluyor... Zor oluyor bulup bulup, kaybetmesi seni. Ya da kaybedip kaybedip, kazandım sanması.
Bana kendini hatırlatma.
Seni kişisel seviyorum. Hür irademle. Seninle hiç alakası olmadan seviyorum seni. Geleceğin günü hesaplamadan, takvimsiz seviyorum. Yalnız izliyorum bu filmi, yalnız ve sansürsüz. Umutsuz seviyorum. Başka bir adamın elini tutarken seviyorum seni. Başka bir adamın bebeğini kucağıma aldığımda da seni seviyor olacağım. Yarınsız seviyorum. Anlıyor musun ? Beklentisiz. Yani gelme..
Yani ben zaten hiç unutmuyorum seni. Bu yüzden hatırlatma bana kendini...
Benim seni hiç unutmuyor olmam da kişisel çünkü. Parmak izim kadar kişisel. Seni seviyor olmam kadar kişisel. İnançlarım kadar kişisel...
Seni barındırmıyor. Seni ilgilendirmiyor..
Orada bir yerdesin.
Hala orada bir yerde beni sevmiyorsun. Ki zaten ben inanıyorum ki çilekli pasta da sevmiyor beni, ben onu severek yiyiyorum. Umursamadan yiyiyorum. Onu yerken beni sevip sevmediği umrumda olmuyor. Böyle bir şey seni seviyor olmak...
Bana kendini hatırlatma.
Çünkü bu, beni tercihlerim yüzünden yargılıyor olmandan farklı değil. Anla...
Nursen Yıldırım
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder