Tutkulu sevişmelerin çocukları değildik biz, sarhoşluk kazalarıydık.
Tanrı, daha oyunun başında mızıkçılık etmişti bize.
Sarhoş doğmuştuk, günahkardık..
Salıncak sırası hiçbir zaman bize gelmedi buyüzden ve biz hep çizgiye bastık seksek oynarken..
Yıldızlar kaybolurdu kaldırınca kafamızı gökyüzüne, içlerinden biri yanlışlıkla kayarda dileğimiz gerçek olur diye.
Ve hep yere düşerdi elma şekerimiz..
Mutluluğa varmak için bindiğimiz gemileri buzdağları parçaladı.
Gözyaşı tadı silinmiyordu, gülmek için yaratılan dudaklarımızdan..
Haylazdık.
Kafa tutardık Dünya'ya küçücük yüreklerimizle,
Sıkardık minik ellerimizi, yumruklarımız sertleştikçe sataşırdık şanslı piçlere.
Erken başlamaşıktık sigara denen illete,
Doğuştan dertliydik..
Hüzünlü şarkıları duyunca cız ederdi içimiz
Ve bir şiir pekala hıçkırıklara boğabilirdi bizi.
Ölmek pahalıydı, boştu ceplerimiz.
Düşen uçaklara binmek için yetmezdi, diğerlerinden yuttuğumuz bilyelerimiz.
Bayram sabahları şeker toplayıp satardık, yine de almazlardı bizi tren garlarına.
Alsalar raylarda azraille dans ederdik..
Yarınları sevmezdik biz, her yarın nefes almaktı çünkü.
Nefes almak daha çok öfkelenmek hayata..
Herkes kaçarken yağmurdan, biz oturur işlek caddelerin köşelerine yüzmeyi öğretirdik gözlerimize..
O'nun için huzura tek kişilik bilet kestiler sonra..
Unuttu beni. Giderken bakmadı bile arkasına, o fren sesi ve saçıma bulaşan birkaç damla kan !
Üzerine serilen gazetelerin kekeleyerek okudğum, magazin haberleri kaldı geriye..
Bir tımarhanenin morgunda o'nun elini tutuyorum şimdi..
Güvercin oluyorum bazen..
Bazen uçurum..
O fren sesi oluyorum sonra.
İzin verseler ölüde olacağım !
Varmak için kaderi kaderime yazılmış adama..
Nursen Yıldırım